
5. Global GastroEkonomi Zirvesi’ne katılım davetiyemi bir hafta önce almıştım.
Gastronomi alanındaki birçok ismi bir araya getiren bu değerli organizasyona bir basın mensubu olarak çağrılmam benim için oldukça anlamlıydı.
Bu vesileyle 25 yazıyı aşan GastroCafer sitemin, sektörde adını yavaştan duyurmaya başladığını da öğrenmiştim.
Ve tarih 8 Ekim 2025’i gösterirken Atatürk Kültür Merkezi’ndeydim.
Tabii saat 08.00’de yola çıkmış olmama rağmen toplu taşımanın azizliğine uğrayarak 10.30’da vardığımı da belirtmeliyim.
İstanbul trafiğini anlatan yeni karanlık gastronomi hikayem… 🙂
Şaka bir yana, tüm zorluklara rağmen Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) ev sahipliğindeki bu etkinlikteydim.
Basın masasından kartımı aldım ve birbirinden değerli katılımcıların konuşmalarını dinlemek üzere koltuğuma yerleştim.
“Global GastroEkonomi Zirvesi 2025’teydim” başlıklı yeni yazımda ise seçtiğim dört değerli sunumu sizlerle paylaşacağım.
Keyifli okumalar!
1. Zeytinyağı Günlükleri: Ivano Mocetti

Gıda sektöründe bir girişimci ve danışman olan Ivano Mocetti’nin sunumu, zeytinyağını sadece bir gıda ürünü olarak değil; bir kültür, ekosistem ve ekonomi bileşeni olarak da ele alıyordu.
Konuşmanın satır aralarında “Zeytinyağı neden önemlidir?” sorusuna verilen derin yanıtlar ve konuşmacının geleceğe bakış vizyonu beni oldukça etkiledi.
Zeytinyağı Neden Önemlidir?
Mocetti’ye göre zeytinyağı, tarihsel bir mirastan öte; tarım teknolojileriyle, turizmiyle, sürdürülebilirlikle iç içe geçen bir değerdir.
Konuşmasında vurguladığı bazı kilit noktalar ise şunlardır:
• Zeytin Turizmi: Zeytinyağı üretimini yerinde deneyimlemek ve geleneksel yöntemlerle modern teknikleri karşılaştırmak.
Tam da bu noktada doğan zeytin turizmi hem kırsala değer katarken hem de tüketicinin ürüne olan bağlılığını artırmaktadır.
• Modern Üretim Teknikleri ve Agriculture 4.0: Son 5–10 yılda IoT sensörler, drone’lar ve otonom sulama sistemleri gibi yenilikler zeytin tarımına girmiştir.
Bu teknolojilerle verim artırılırken su tüketimi azaltılmaktadır.
• Sürdürülebilir Tarım: Toprak sağlığını korurken ve biyolojik çeşitliliği muhafaza ederken kimyasal girdileri minimize etmek hayati önemdedir.
Bunlar artık “iyi niyet” uygulamalarından çıkıp bir sektörel zorunluluk hâline gelmiştir.
• Ülkeler Arasında Sinerji: Zeytin yetiştirmekteki tüm bölgeler — Akdeniz ülkeleri başta olmak üzere — iş birlikleriyle bilgi paylaşabilir ve birlikte pazar stratejileri geliştirebilir.
Türkiye, Neden Zeytin Yetiştiriciliği Açısından Önemlidir?
Ivano Mocetti, Türkiye’nin zeytinyağı açısından “doğuş yeri” tanımını hak edecek kadar derin köklere sahip olduğunu vurguladı.
Buna dair bazı düşünceler:
• Tarihi ve Geleneksel Derinlik: Türkiye, binlerce yıllık zeytin kültürüne sahiptir.
Zeytin ağacı, tarih boyunca hem beslenme hem sembolizm açısından ülkemiz için oldukça önemli olmuştur.
• Yetiştirme Şartları: İklim çeşitliliği (Ege, Akdeniz, Marmara Bölgeleri) ve toprak yapısı ile Türkiye zeytin üretimi için avantajlı bir ülke hâline gelmektedir.
2. İtalyan İşi: Danilo Zanna

Şef Danilo Zanna’nın hikâyesini ön sıralardan dinlemek, benim gibi bir gastronomi öğrencisi için oldukça ilham vericiydi.
İtalyan şefin 13 yıllık Türkiye tecrübesi; kimlik, deneme–yanılma ve kökler arasındaki bağı anlatan güçlü bir rehber gibiydi.
Zanna konuşmasına Türkiye macerasındaki ilk restoranının küçük mutfağından söz ederek başladı.
Sınırlı Türkçesi ve yerel sektöre yabancı kalması nedeniyle açılıştan sadece bir hafta sonra kapatmayı bile düşündüğünü anlattı.
Öyle ki gelen müşteri yorumları Neapolitan pizza ve risotto gibi temel menü parçalarına karşı olumsuzdu.
Danilo Zanna’nın bugün geriye dönüp “Öncesinde pazar araştırması yapmalıydık.” demesi de bundandır.
Ancak tüm zorluklara rağmen İtalyan şefin duruşu netti:
“Kimse bana ‘İtalyan mutfağını Türkiye’ye getirme görevi’ vermedi; bu yolu ben seçtim.”
Adaptasyon ve Kimlik
İlk restoranını devrettikten sonra Danilo Zanna, ikinci restoranı — bugünkü Filo D’Olio — için saha gezilerinin, kültürümüzü ve sektörün dinamiklerini öğrenmenin önemini öncelik haline getirdi.
Son olarak Zanna, GastroEkonomi Zirvesi 2025’teki kapanışında dikkat çekici bir noktaya değindi:
Türk dönerinin dünyada hâlâ “Alman döneri” olarak tanınması.
Bu gerçeğin üzücülüğü karşısında İtalyan şefin şu sözleri akılda kalıcıydı:
“Bir şefin görevi sadece yemek sunmak değil, kültürünün parçalarını da mutfağa taşıyabilmesidir.”
Danilo Zanna Hakkında Ek Bilgiler
- Danilo Zanna, İtalya’nın Prato kentinde doğmuştur.
- Türkiye’de üç ilde (İstanbul, İzmir, Bursa) Filo D’olio restoranları vardır.
- Zanna’nın Filo D’olio (Sarıyer) restoranı “50 Top Pizza Europe 2025” kapsamında Avrupa’nın en iyi 50 restoranı arasına girmiştir.
- Filo D’Olio, İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği tarafından verilen “Marchio Ospitalità Italiana” sertifikasına sahiptir — yani menüsünden şarap eşleşmelerine kadar her detay, İtalyan mutfak standartlarını karşılamaktadır.
3. Gastronomi ve Yeşil Sosyo-Ekonomi: İsmail Ertürk

Manchester Üniversitesi’nden Prof. İsmail Ertürk’ün konuşması, zirvenin en kritik anlarından biriydi.
“Yeşil olmayan bir ekonomi artık gerçekçi olamaz.” diyerek söze başlayan Ertürk, gastronomiyle ekonomiyi aynı denklemde düşünen herkes için ufuk açıcı bir çerçeve sundu.
Gastronominin yalnızca ekonomik büyümenin yan ürünü değil, doğayla birlikte var olan bir süreç olduğunu vurguladı.
Bu nedenle Ertürk, genç kuşakların gastronomiyi modalarla sınırlı bir alan değil, sürdürülebilir bir yaşam biçimi olarak benimsemesi gerektiğini söyledi.
Küresel Örneklerle ise Bu Düşüncesini Somutlaştırdı:
Çin’in Kanton bölgesi, iklim değişikliği nedeniyle tarımsal yatırımlarını yeniden şekillendiriyor.
Avrupa’da Akdeniz mutfağı, çevresel sürdürülebilirlik ekseninde yeniden tanımlanıyor.
Son olarak Yeşil Michelin Yıldızlı restoranların şefleriyle yaptığı görüşmelerden Prof. İsmail Ertürk, geleceğin mutfaklarının çevresel farkındalık da üreteceğini belirtti.
Sunumun son bölümünde ise dikkat çekici bir noktaya değinildi:
ABD’nin çip üretimi için yeterli su kaynağına sahip olmaması, “yeşil ekonomi”nin artık küresel politikaların kaçınılmaz yönü haline geldiği görülmektedir.
Ertürk, bu çerçevede gastronomiyi bir yeşil sosyo-ekonomik sistemin tam kalbinde konumlandırdı.
4. Tabağın Ötesinde: Coğrafi İşaretin Sektörel ve Sosyal Gücü – Akan Abdula

Akan Abdula’nın konuşması, ekonomi sarsıldıkça insanların “fiyata” değil “güvene” yöneldiğini fark etmemi sağladı.
Metro Türkiye’nin yürüttüğü araştırmalar da bunu doğrular niteliktedir:
“Tüketici artık yalnızca ürün değil; köken, hikâye ve aidiyet satın alıyor.”
Bu noktada coğrafi işaretli ürünlerin doğuştan sahip olduğu güven duygusu yeniden keşfediliyor.
Coğrafi işaretler üreticiye değer, bölgeye birlik, tüketiciye ise miras kazandırıyor.
Peki Coğrafi İşaretli Ürünler Neden Önemlidir?
Bir ürün coğrafi işaret aldığında rekabet azalıyor ve işbirliği başlıyor.
Aynı bölgede yıllarca rakip olan üreticiler artık aynı masaya oturuyor, kooperatifleşiyor.
Çünkü coğrafi işaret kazananı değil, paydaşları olan bir düzen kuruyor.
Ancak bu hikâyenin tabii ki zorlukları da var.
Ekonomik koşullar yerel üreticiyi sınırlıyor; bilgi eksikliği, mevzuat yetersizliği ve yerel siyasete bağlı kalmak da diğer sorunlar arasında.
Kapanışı ise Akan Abdula, Kapıdağ soğanının hikâyesi ile gerçekleştirdi.
Bir zamanlar Bandırma’da kimsenin almak istemediği hatta bedava dağıtılan bu soğan, bugün yöredeki kebapçılar için vazgeçilmez bir üründür.
Ancak İstanbul’daki bir kebapçıya “Kapıdağ soğanı” dediğinizde hikâyeyi sıfırdan anlatmanız gerekiyor.
Belki de coğrafi işaretin asıl sınavı tarladan tabağa ulaşmaktan çok bilince ulaşmaktadır.
Son Sözler: Gastronominin Ötesine Bakmak

5. Global GastroEkonomi Zirvesi, benim için yalnızca sektörel bir gözlem fırsatı değil; aynı zamanda GastroCafer perspektifiyle gastronomiyi yeniden düşünme şansı oldu.
Şeflerden akademisyenlere, üreticilerden girişimcilere uzanan bu zengin organizasyon, bana her zaman söylediğim bir gerçeği bir kez daha hatırlattı:
Gastronomi sadece yemek yapmak değil; kültür, tarih, doğa ve ekonomiyle kurulan bir bütündür.
Ivano Mocetti’nin zeytinyağı sunumundan Danilo Zanna’nın İtalyan mutfağı anlatısına, Prof. İsmail Ertürk’ün yeşil sosyo-ekonomik vizyonundan Akan Abdula’nın coğrafi işaretlerin gücüne kadar her konuşma, gastronominin sosyal, kültürel ve çevresel boyutlarını gözler önüne serdi.
Bir blog yazarı ve gastronomi öğrencisi olarak benim bakış açım, sadece gözlemlemekle kalmıyor; öğrendiklerimi okuyucularımla paylaşarak sektörde farkındalık yaratmayı da içeriyor.
Cafer Can Yeşilyurt bu vizyonla birlikte lezzetin ötesine geçip sizlere kültürel derinliği aktarmaya devam edecek.
Sevgilerle.
“Karaköy’de Bir Gün” ve “Patates Kaç Dakikada Haşlanır?” ile gastronomi yolculuğuna hız kesmeden devam et!
Cafer Can Yeşilyurt
Faydalı Kaynaklar