
Oda servisi, dışarıdan bakanların göz ardı edebildiği ancak otel işleyişinde yoğun baskının hissedildiği bir bölümdür.
Burada dakikalarla ölçülen ve hata kabul etmeyen sıkı bir düzen hüküm sürer.
Gastronomi Hikâyeleri serisinin 5. yazısı “Oda Servisi Anıları: Oda Servisinde Kesikler” ile bu düzende yaşanmış en dehşet verici olaya tanıklık edeceğiz.
Sanırım biraz gerildin.
Gerçekten stajyer Baran’ı her gecikmenin bedeli etine kazınırken izlemeye hazır mısın?
Cevabın evet ise GastroCafer iyi okumalar diler!
Bölüm 1: Zilin Ardındaki İlk Kesikler

Oda servisi mutfağında tempo hiç düşmüyordu.
Birkaç burger siparişi ve görece az bağırışlar…
Sanırım bu sefer azar işitmeden halledebileceğim.
Yine de çok rehavete kapılmamam gerek, ustamın gözü üzerimde.
Haşlanan ve yağlanan makarnaları porsiyonlamakla uğraşan ustam, eline değil bana bakıyor.
Tabii büyük efor sarf etmesini beklemiyordum ancak beni her dakika kontrol etmesi de hiç çekilesi değil!
Amacıysa bariz.
Küçük bir açıklık ve avcının besinine tüm gücüyle çullanması…
Hayır, usta! Bugün sana kurban yok.
İşte patatesler fritözde, ekmekler ızgarada ve ben de servis tabaklarını indiriyorum.
Hatta…
Yeni bir sipariş daha geldi.
“Baran, ne gelmiş söyle bakayım. Daha 2 burger siparişini bile veremedin!”
“Usta… 2 omlet ve 2 meyve salatası geldi. Şimdi burgerleri dilimleyip 2 omleti yapacağım.”
“Oğlum, kafanda sorun mu var? Meyve salatalarını yaparken omletleri soğacaksın!
Hâlâ müşteri profilimizi kavrayamadın galiba. Baran bu adamlarla senin damak tadın arasında dağlar var!”
Bunu ben de biliyordum.
Sonuçta otelimizde yabancı turistlerden yöneticilere kadar birçok yüksek gelirli kişiye hizmet veriyorduk.
Elbette kantinde tüm yağı çekmiş patates kızartmasıyla yetinen ben, onlarla aynı damak tadına sahip olamazdım.
Ancak bu demek değildi ki işimi doğru yapamayacağım.
Hatam varsa aşağılamadan da uyarabilirsin ayrıca.
Sonuçta hızlı öğrenen ve gelişime aç bir stajyer olduğumu düşünüyorum.
“Bittik, bittik. Adam dalıp gidiyor, baksanıza siparişler gecikti!”
Ustam ilk kez haklıydı, düşüncelerim arasında boğuşurken elimi yavaşlatmıştım.
Acaba kimin suçu?
Neyse meyve tabakları hazır, omletler için de 2 tava…
3 dakika gecikmeyle tüm tabakları çıkarabileceğim gibi duruyor.
Ustamsa makarna porsiyonlamaya geri dönmüş ve yüzüne garip bir gülümseme takınmıştı.
Az önce ağzından köpükler çıkaran adam şimdi gülümsüyordu.
“Ta… Tamamm bu biraz ürpertici ama siparişler bitti sayılır. İşte zile bastım.”
Artık etrafı temizlerken azıcık da olsa soluklanabilirdim.
Temizliğe girişmişken odalara siparişleri götüren genç abinin gelmesi ve gitmesi bir olmuştu.
Yüzünde de ustama benzer garip bir gülümseme…
Fakat beni asıl dehşete düşüren bu gülümsemeler değildi.
Kolumun iç yüzeyinde kanlı 3 ince kesik belirmişti.
Bölüm 2: Telafisi Olmayan Mola

15 dakikalık tempolu bir yürüyüşten sonra 23.15 vapuruna yetişebilmiştim.
Beni dönüş yolunda bekleyen 2 uzun saatim daha vardı.
Galiba son yaşananları netleştirebilmek için yeterli bir süre…
Kısa ve öz olacağım.
Mesai bitimime yakın kolumda kesikler belirdi.
Ne bir mutfak kazası ne de öncesinde nasıl oluştuğuna dair yakalayabileceğim bir ipucum vardı.
En azından kimse yaralarımı görmemiş ve başka bir sorun olmadan günü tamamlayabilmiştim.
Evet, bir stajyer olarak başıma ne gelirse gelsin önceliğim iş günümü tamamlamak.
Yoksa nasıl da tuhaf karakterli çalışma arkadaşlarımdan kurtulup yeni bir iş ortamına geçebilirim?
Anlayacağınız yolun sonuna kadar devam!
İşte eve de vardım sayılır.
Eğer dinlenmek istiyorsam şu kesiklerle ilgilenip hemen yatmalıyım.
*************
“Böyle olmaz, sen kötü alıştın, kimsin lan sen koskoca misafiri bekletiyorsun?”
Bu sözler, ustamdan gün boyu duyduklarım arasında aklımda kalanlardı.
Anlayacağınız hatırlayamadığım bir dünya laf daha söylenmiş ve cevap olarak da “Evet, Şef!” çekilmişti.
Kısacası her şey normal gibiydi.
Kolumdaki yara bantlarıyla bir siparişten diğer siparişe ustamla yetişmeye çalışıyordum.
“Baran, ben şimdi çay molasına çıkıyorum. Döndüğümde sen de paydos edersin. O zamana kadar siparişleri geciktirmemeye bak.
Sonuçta yazın ortasında yeni bir stajyer bulmak bizim için zor olur.”
Ve ustam yüzünde dünküne benzer bir gülümsemeyle tezgahtan sırtı dönük bir şekilde uzaklaştı.
Ustamın mizahına hakim olduğumu düşünürken son cümlesine hiçbir anlam verememiştim.
Yazın ortasında yeni bir stajyer…
Her ne kadar derin düşüncelere dalmış olsam da tüm dikkatim fiş yazıcısından gelen yeni siparişlerle dağılmıştı.
Hızlı olmalıydım.
Bölüm 3: Karanlığa Teslim Oluş

Spagetti siparişlerini çoktan hazırlamaya koyulmuştum.
Öte yandan ocakta 3 porsiyonluk günün çorbası pişmekteydi.
Tamamdır, spagettiler tabaklandı şimdiyse…
Ve yeni bir fiş daha gelmişti.
Ustam gideli 20 dakikayı geçmiş ve mesai saatimin bitmesine tam 15 dakika kalmıştı.
Her ne kadar başlarda kendime güvenmiş olsam da ellerimde belli belirsiz titremeler nüksediyordu.
Hiç yoktan hazır tabakları almaya gelselerdi.
“Offf! En yoğun zamanda oda servisi tek bir adama mı bırakılır? Hadi kaldı diyelim çıkartığım tabakları da odalara ben mi götüreceğim?”
Rafları bir bir açıyor ve tüm siparişlere yetişmeye çalışıyordum ancak vücudum bu tempoya dayanabilecek gibi durmuyor.
Dünkü yaralarım da tekrar kanamaya başladı.
Nereden mi anladım dersiniz?
Herhalde şef ceketimin kolundaki kırmızı lekeler domates sosu değildir.
Hayır, artık bu hâlde çalışmam tüm hijyen kurallarına aykırı.
Hatta düpedüz insan haklarına aykırı!
“Benlik bu kadar! Ustamın çay molasından dönüşünü bekleyem, acilen bir doktora görünmem gerek.
Galiba vücudumun başka yerlerinde de kesikler oluşmaya başladı. Hızlı ol, Baran!”
Mutfağın dar koridorlarını elimden geldiğince hızlı geçmeye çalışıyordum.
Etrafta ne pastanede ne de bankette çalışan diğer ustalar vardı.
Daha da garibiyse gecenin karanlığının mutfağa sızmasıydı.
Hayır, bu doğru olamaz.
Ünlü otelimizin elektriği kesilmiş ve çalışanlar topluca işi bırakmış olamazdı.
“Biri… Biri yardım etsin! Yaralarım var! Lanet olsun, kimse yok mu?
Asansör çalışamaz, merdivenlere ise ben u…”
Karanlığa alışan gözlerimin kapanmadan önce gördüğü son şey kopan uzuvlarımın ortasında duran adımın olduğu bir fişti.
Son Sözler

Otelde staj yapan gastronomi öğrencisi Baran’ın oda servisi deneyimi zamanla yarışmakla sınırlı kalmamıştı.
Umuyorum “Oda Servisi Anıları: Oda Servisinde Kesikler” ile geciken her siparişin ardında nasıl bir bedelin yattığını hayal edebilmişsinizdir.
Yeni eserleriyle “Gastronomi Hikâyeleri” mutfakların karanlık yüzünü anlatmaya devam edecektir.
GastroCafer’i takipte kalın! 🙂
“İblis Aşçı ile Anlaşma” ve “Lanetli Baklava Tarifi” ile gastronomi yolculuğuna hız kesmeden devam et!
Cafer Can Yeşilyurt
Faydalı Kaynaklar